14 Ekim 2009 Çarşamba

NECİP FAZIL BÜYÜK ÜSTADTAN HALİMİZ

nedir Allahım, nedir, bu diyarın şu hali
Bezginlikten ruhunu kaybetmiş bir ahâli;
Ve bir mecnun idare, tam da hastahanelik...
Öyle davranışlar ki, destanlık, efsanelik...
Ne bilgi, ne düşünce, ne gelenek, ne nizam;
Anladıkları tek şey zam ve zam üstüne zam.
Binada mukavemet hesabı var, bilmezler;
Önün uçurum dersin, eğil bak; eğilmezler.
Resmî geliri dörtse, gideri kırk, aile...
Ahlâkî-iktisadî, bu ne biçim hâile?
iş mi; kullanılamaz insan gücünü ihraç!
Etiket göstererek elde edilen haraç...
Bu iş, gâvurdan, millî acze kira istemek;
Ben bir beygir gücüyüm, onu sen kullan, demek!..
Üstelik gelen para küflendikçe kasada;
Bataklıkla kuraklık, yanyana piyasada.
Habire enflâsyonla sağlanan ödemeler;
Ve üstelik, bu vatan kalkınıyor, demeler...
Bir deli ki, avlanır, güya çıkarken ava;
Ağız yolunu bilmez, kaşık çalar pilâva.
Hepsinden baskını şu: Particilik gayreti!
Kahramanları sahte, dünyaları iğreti.
Alternatif, paralel, boş kelimelerden sis;
Hepsinde "ben" dâvası; Vicdan ölü, aşk hasis,
Mehmetçiğin sırtından birbirini gammazlar;
Kıbrıs'a köprü kurar, hükümet kuramazlar!
Kurt, kuzu ve ot nasıl geçirilir karşıya?
Oy boncuğu sürmenin tam zamanı, çarşıya!
Bütün hesapları bu, bütün kaygıları bu!..
Ve rejim, ellerinde el sürülmez bir tabu.
Örter de toprak saçıp, köpek, kazuratını,
Gezdirir mini etek köpeklik berâtını...
islama serbest olan camilerde mahpusluk;
iman, fikir, ruh, lisan, suyu kesilmiş musluk.
Kalpleri dinler sağır, kılavuzluk eder kör;
Dindara çağ dışı der, çağı bilmez profesör...
Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim...
Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!
Oysa halis Türk benim, bunlar işgalcilerim;
Allah Türk'e acısın, yalnız bunu dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder